HAYAT BİLGİSİ’NİN SEVİLECEĞİ DAHA İLK PROVADAN BELLİYDİ
-Biraz da televizyon işlerinden bahsedelim isterim. En uzun soluklu olan “Hayat Bilgisi” ile başlayalım. O günlerden, set arkasından biraz bahsetsek…
Hayat Bilgisi’nin ilk buluşmasını, ilk okuma provasını hatırlıyorum. O zaman Süreç Film yeni kurulmuştu. Süreç Film’de okuma provası yapacağız dediler. Daha o kadar organize olamamıştı ki ofis hikayesi, oturduk hep beraber masanın başında okuma provası yaparken yandaki kahveden çaylar, kahveler… Anlatabiliyor muyum? Öyle başladı Hayat Bilgisi. Ama daha ilk provasından belliydi ki bütün insanların orada var olan insanların çok severek yapacakları bir iş. Bir kere Perran’ın (Kutman) Kanat Lisesi dediği Perran’ın kızlık soyadı. Babasının adını okula vermiş gibi başladık falan. Devamında Hayat Bilgisi’nin bence en matrak tarafı şu oldu, Gani’yle de bunu sonra çok konuştuk; her dizi tutsun isteriz. Ama Hayat Bilgisi patladı daha ilk bölümünden itibaren. İnanılmaz. 13 bölüm için anlaşılmış ve çocuklar mezun olacaklar, son sınıf. Oturuldu ya ne yapacağız? Bizim bunları mezun etmememiz lazım. Dolayısıyla formüller buldular. Efendim bütün sınıf disiplin cezası almış da bir yıl daha okuyorlar da bilmem ne de. Arada değişen roller oldu ama temel rollerini hep korudu. Yani Perran Kutman’ı diyeyim, Tarık Pabuçoğlu’nu, beni filan. Devamlı koruduğu için çok kalıcı bir dizi haline geldi. Aileyle evlerle okulu paralel anlatması çok başarılı bir kurguydu. Tabii Gani Müjde’ye çok şey borçluyuz. Tarkan Karlıdağ’dı yönetmeni sevgiyle hatırlıyorum. Çok güzel yönettiler işi. En ufak bir sıkıntı, en ufak bir gecikme, en ufak bir tatsızlık çekmeden çok uzun süre yaptık o işi. Ve benim saygıyla hatırladığım, sevgiyle hatırladığım işlerden biri.
Selena da öyle. Şimdi hala bana sokakta Ekrem amca diyor çocuklar, “Biraz yaşlanmışsınız” diyorlar. 50 yaşındaydım oynadığım zaman. Biteli 21 yıl oldu dizi. O da yine aynı Süreç Film’in bir dizisiydi, yine aynı Gani’nin yazdığı. Biliyor musunuz o bir yaz dizisi olarak planlandı. 13 bölüm. Hatta biz Süreç Film’in sahibi Ali vardır, Ali ile oturup konuştuğumuzda dedik ki “Ağabey uzun vadeli düşünmeyelim. Bu öyle bir hoşluk. Ağustos’ta başlıyoruz. Ekim’e kadar. Bir 13 bölüm.” Ondan sonra ben o arada onlarla bir başka diziye anlaşma yapmıştım. Dedik ki “O diziyi o zaman yapamayız Ekim’de.” Hadi öyle olsun bakalım dedik. Selena daha beter, 100 küsur bölüm. İnanılmaz. Tekrarları oynadığı için özellikle belli kanallarda ve YouTube’da inanılmaz izleniyor ve herkes hala devam ediyor zannediyor. En sevdiğim tarafı tabii şimdi seyreden küçükler diyelim beni sokakta görüyor, “Şimdi ne olacak sen kıvılcımı şöyle yapacaksın mı?” Ben hatırlamıyorum ki hangi bölümü seyretti. Keyifli güzel bir iş oldu. Orada da tabi oyuncu kadrosu çok çok iyiydi. Özellikle Selda ile ben inanılmaz bir tiyatroda da beraberdik zaten. Sonra benim tiyatromda da çok oynadı. Çok iyi bir oyuncudur. Beraber çok güzel bir ikili yakaladık. İlk bölümden başlayarak o garip karı koca ilişkisini çok fazla karikatürize etmeden götürmeyi başardık diye düşünüyorum.
SEYİRCİDEN ANINDA TEPKİ ALDIK
-Youtube’da gelmiş geçmiş en çok izlenen Türk dizi ilk bölümleri listesinde 24 milyon izlenmeyle ilk 10’da “Selena”. İnanılmaz bir başarı, neye bağlıyorsunuz?
Aslında o dönem benzerleri de vardı. Onlar yürümedi, bu yürüdü. İki şeye bağlıyorum. Senaryo bir kere. Yani Gani’nin ekibi, hakikaten mükemmel bir senaryo. Bora aynı şekilde yönetmen, çok ufku açık bir gençti. Oyuncuları rahat bırakan, “Hadi burayı istediğiniz gibi oynayın” diyen. Kayhan Yıldızoğlu bile nurlar içinde yatsın yeni kaybettik; bambaşka bir tip de çok inandırıcıydı. Hades vardı Sinan (Çalışkanoğlu) Hades’i oynayan. Onlar iyiydi, Ümit vardı mesela. Yani çok güzel bir kadroydu. O kadar rahat çalışıyorduk ki. Bugünkü dizilere oranla hani çekim yeri belli, ya okul ya ev. Sokakta bazen bir iki çekim. Yani o kadar keyifli Zekeriyaköy’deydi o bizim ev. Karda, kışta, kıyamette ne olursa olsun gidiyorsun. Çekimini yapıyorsun sıcacık bir evde. Hatta onunla ilgili de bir minik anekdot anlatayım Bora’nın kulaklarını çınlatalım yönetmenin; bir masa var. Ya kahvaltı ya başka bir şey mutlaka çekilecek. Masada da yerler belli. Kaçıncı bölüm bilmiyorum, “Hakan abi sıkıldık. Şu yerlerinizi bir değiştirelim.” dedi. Seyirciden anında tepki geldi, “Ne oluyor? Adamın durumu mu değişti? Masa başından kalktı.” dediler.